Kur'an-ı Kerim » Türkçe » Lokman Suresi
Türkçe
Lokman Suresi - Ayet sayısı 34
هُدًى وَرَحْمَةً لِّلْمُحْسِنِينَ ( 3 )
O, güzellik ve iyilik yapanlar için bir hidayet ve rahmettir.
الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُم بِالْآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ ( 4 )
Onlar, namazi kilarlar, zekati verirler, âhirete de kesin olarak inanirlar.
أُولَٰئِكَ عَلَىٰ هُدًى مِّن رَّبِّهِمْ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ( 5 )
Iste bunlar, Rableri tarafindan bir hidayet üzeredirler. Kurtulusa erecek olanlar da iste onlardir.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَشْتَرِي لَهْوَ الْحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًا ۚ أُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ ( 6 )
Bayagi insanlardan kimi de vardir ki, bilgisizce Allah yolundan saptirmak ve onu eglence yerine tutmak için laf eglencesi (veya bos söz) satin alirlar. Iste onlar için asagilayici bir azab vardir.
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ آيَاتُنَا وَلَّىٰ مُسْتَكْبِرًا كَأَن لَّمْ يَسْمَعْهَا كَأَنَّ فِي أُذُنَيْهِ وَقْرًا ۖ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ ( 7 )
Onun karsisinda âyetlerimiz okundugu zaman da sanki onlari isitmemis, sanki kulaklarinda bir agirlik varmis gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Iste onu, aci verecek bir azab ile müjdele.
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتُ النَّعِيمِ ( 8 )
Fakat iman edip de salih amel isleyenlere gelince, onlar için nimet cennetleri vardir.
خَالِدِينَ فِيهَا ۖ وَعْدَ اللَّهِ حَقًّا ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ ( 9 )
Onlar orada ebedî olarak kalacaklardir. Bu, Allah'in gerçek bir vaadidir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
خَلَقَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا ۖ وَأَلْقَىٰ فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَابَّةٍ ۚ وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ ( 10 )
O, gökleri direksiz yaratti, onlari görüyorsunuz. Yeryüzüne de sizi çalkalar diye agir baskilar (sabit ve büyük daglar) birakti ve orada herbir hayvandan üretti. Hem biz gökten bir su indirdik de orada her güzel çiftten (veya her hos çesitten) bitkiler yetistirdik.
هَٰذَا خَلْقُ اللَّهِ فَأَرُونِي مَاذَا خَلَقَ الَّذِينَ مِن دُونِهِ ۚ بَلِ الظَّالِمُونَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ ( 11 )
Iste bu, Allah'in yarattigidir. Haydi gösterin bana O'ndan baskalari ne yaratmistir? Fakat o zalimler, apaçik bir sapiklik içindedirler.
وَلَقَدْ آتَيْنَا لُقْمَانَ الْحِكْمَةَ أَنِ اشْكُرْ لِلَّهِ ۚ وَمَن يَشْكُرْ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ ۖ وَمَن كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ ( 12 )
Andolsun ki biz, Lokman'a "Allah'a sükret!" diye hikmet verdik. Kim sükrederse kendi iyiligine eder. Kim de nankörlük ederse, süphesiz ki Allah, hiçbir seye muhtaç degildir, daima övülmeye layiktir.
وَإِذْ قَالَ لُقْمَانُ لِابْنِهِ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللَّهِ ۖ إِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظِيمٌ ( 13 )
Hani bir zaman Lokman, ogluna ögüt vererek demisti ki: "Yavrucugum! Allah'a ortak kosma, çünkü Allah'a ortak kosmak (sirk), elbette büyük bir zulümdür."
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَىٰ وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ ( 14 )
Gerçi biz insana, anasina ve babasina itaati de tavsiye ettik. Anasi onu zayiflik üstüne zayiflikla tasidi. Onun sütten ayrilmasi da iki yil içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana sükret" diye de tavsiye ettik. Dönüs, ancak banadir.
وَإِن جَاهَدَاكَ عَلَىٰ أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا ۖ وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفًا ۖ وَاتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَيَّ ۚ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ( 15 )
Bununla beraber eger her ikisi de bilmedigin bir seyi, bana ortak kosman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin ve bana yönelenlerin yolunu tut. Sonra dönüsünüz ancak banadir. O zaman ben de size yaptiklarinizi haber verecegim.
يَا بُنَيَّ إِنَّهَا إِن تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِّنْ خَرْدَلٍ فَتَكُن فِي صَخْرَةٍ أَوْ فِي السَّمَاوَاتِ أَوْ فِي الْأَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللَّهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ ( 16 )
"Yavrucugum! Haberin olsun ki, yaptigin bir hardal tanesi agirliginca olsa da, bir kaya içinde veya göklerde, yahut yerin dibinde gizlense, Allah onu getirir, mizanina kor. Çünkü Allah en ince seyleri bilir, her seyden haberdardir."
يَا بُنَيَّ أَقِمِ الصَّلَاةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنكَرِ وَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا أَصَابَكَ ۖ إِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ ( 17 )
"Yavrucugum! Namazi kil, iyiligi emret, kötülükten sakindir. Basina gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren islerdendir."
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحًا ۖ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ ( 18 )
"Hem insanlara karsi avurdunu sisirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalimla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez.
وَاقْصِدْ فِي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِن صَوْتِكَ ۚ إِنَّ أَنكَرَ الْأَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَمِيرِ ( 19 )
Yürüyüsünde tabii ol, sesini alçalt, çünkü seslerin en çirkini elbette eseklerin sesidir.
أَلَمْ تَرَوْا أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَأَسْبَغَ عَلَيْكُمْ نِعَمَهُ ظَاهِرَةً وَبَاطِنَةً ۗ وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا كِتَابٍ مُّنِيرٍ ( 20 )
Görmediniz mi ki, Allah göklerde ve yerde ne varsa hepsini sizin hizmetinize vermis, gizli ve açik olarak nimetlerini üzerinize yaymistir. Bununla beraber insanlar içinde kimi de var ki, ne bir ilme, ne bir mürside ve ne aydinlatici bir kitaba dayanmaksizin Allah hakkinda mücadele ediyor.
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَا أَنزَلَ اللَّهُ قَالُوا بَلْ نَتَّبِعُ مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا ۚ أَوَلَوْ كَانَ الشَّيْطَانُ يَدْعُوهُمْ إِلَىٰ عَذَابِ السَّعِيرِ ( 21 )
Onlara: "Allah'in indirdigine tabi olun!"dendigi zaman: "Hayir, biz atalarimizi neyin üzerinde bulduksa, onun ardinca gideriz." diyorlar. Ya seytan onlari cehennnem azabina çagiriyor idiyse de mi onlara uyacaklar?
وَمَن يُسْلِمْ وَجْهَهُ إِلَى اللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىٰ ۗ وَإِلَى اللَّهِ عَاقِبَةُ الْأُمُورِ ( 22 )
Oysa her kim iyilik yaparak yüzünü tertemiz Allah'a tutarsa, o gerçekten en saglam kulpa yapismistir. Öyle ya bütün islerin sonu Allah'a dayanir.
وَمَن كَفَرَ فَلَا يَحْزُنكَ كُفْرُهُ ۚ إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ فَنُنَبِّئُهُم بِمَا عَمِلُوا ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ ( 23 )
Kim de inkâr ederse, artik onun inkâri seni üzmesin. Onlar dönüp bize gelecekler. O zaman biz onlara bütün yaptiklarini haber verecegiz. Gerçekten Allah, bütün kalblerin özünü bilir.
نُمَتِّعُهُمْ قَلِيلًا ثُمَّ نَضْطَرُّهُمْ إِلَىٰ عَذَابٍ غَلِيظٍ ( 24 )
Biz onlara biraz zevk ettiririz de sonra kendilerini agir bir azaba zorlariz.
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ ۚ قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ ۚ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ( 25 )
Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yaratti?" diye sorsan, elbette "Allah" diyecekler. "Allah'a hamd olsun." de. Fakat onlarin çogu bilmezler.
لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ إِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ ( 26 )
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Gerçekten Allah, hiçbir seye muhtaç degildir, daima övülmeye lâyiktir.
وَلَوْ أَنَّمَا فِي الْأَرْضِ مِن شَجَرَةٍ أَقْلَامٌ وَالْبَحْرُ يَمُدُّهُ مِن بَعْدِهِ سَبْعَةُ أَبْحُرٍ مَّا نَفِدَتْ كَلِمَاتُ اللَّهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ ( 27 )
Eger yeryüzündeki agaçlar hep kalem olsa, deniz de arkasindan yedi deniz daha kendisine destek oldugu halde mürekkep olsa, yine de Allah'in kelimeleri yazmakla tükenmez. Süphesiz ki Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
مَّا خَلْقُكُمْ وَلَا بَعْثُكُمْ إِلَّا كَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ ۗ إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ ( 28 )
Sizin yaratilmaniz da tekrar diriltilmeniz de ancak bir tek nefsin yaratilmasi ve tekrar diriltilmesi gibidir. Gerçekten Allah her seyi isitir ve görür.
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ يَجْرِي إِلَىٰ أَجَلٍ مُّسَمًّى وَأَنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ ( 29 )
Görmedin mi ki, Allah geceyi gündüze sokuyor, gündüzü geceye sokuyor. Günes ile ayi da emrine boyun egdirmistir. Her biri belirli bir süreye kadar akip gidiyor. Süphesiz ki Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.
ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ الْبَاطِلُ وَأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ ( 30 )
Bu da sundandir ki, Allah hakkin ta kendisidir. (Insanlarin) O'ndan baska taptiklari ise mutlaka batildir. Süphesiz ki Allah, çok yücedir, çok büyüktür.
أَلَمْ تَرَ أَنَّ الْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللَّهِ لِيُرِيَكُم مِّنْ آيَاتِهِ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ ( 31 )
Görmedin mi ki Allah, âyetlerinden bir kismini size göstersin diye gemiler, Allah'in nimetiyle denizde akip gidiyor. Süphesiz bunda çok sabredenler ve çok sükredenler için nice ibretler vardir.
وَإِذَا غَشِيَهُم مَّوْجٌ كَالظُّلَلِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ فَلَمَّا نَجَّاهُمْ إِلَى الْبَرِّ فَمِنْهُم مُّقْتَصِدٌ ۚ وَمَا يَجْحَدُ بِآيَاتِنَا إِلَّا كُلُّ خَتَّارٍ كَفُورٍ ( 32 )
Onlari kara bulutlar gibi bir dalga sardigi zaman, dini yalniz kendisine has kilarak Allah'a yalvarirlar. Onlari kurtarip karaya çikardigi zaman ise içlerinden dogru giden de bulunur. Bizim âyetlerimizi öyle nankör gaddarlardan baskasi inkâr etmez.
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَّا يَجْزِي وَالِدٌ عَن وَلَدِهِ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَن وَالِدِهِ شَيْئًا ۚ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ ۖ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ ( 33 )
Ey insanlar! Rabbinizden sakinin ve bir günden korkun ki, baba çocuguna hiçbir fayda veremez. Çocuk da babasina hiçbir seyle fayda saglayacak degildir. Süphesiz Allah'in vaadi gerçektir. O halde dünya hayati sizi aldatmasin, sakin o çok aldatici seytan sizi Allah'in affina güvendirerek aldatmasin.
إِنَّ اللَّهَ عِندَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَيُنَزِّلُ الْغَيْثَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْأَرْحَامِ ۖ وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ مَّاذَا تَكْسِبُ غَدًا ۖ وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ بِأَيِّ أَرْضٍ تَمُوتُ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ ( 34 )
Süphesiz ki, kiyamet saatinin bilgisi Allah yanindadir. Yagmuru O yagdirir, rahimlerde ne varsa (erkek veya disi olusunu, renk ve özelliklerini) O bilir. Hiçbir kimse yarin ne kazanacagini bilmez. Hiçbir kimse hangi yerde ölecegini de bilemez. Süphesiz ki Allah her seyi hakkiyla bilir, her seyden haberdardir.
Rastgele Kitaplar
- Cennete Götüren Yollar-
Yazan : Yusuf b. Muhammed el-Uveyyid
Çeviren : Muhammed Şahin
Source : http://www.islamhouse.com/p/938
- İslam: Esasları ve Prensipleri-
Yazan : Muhammed es-Suhaym
Çeviren : İsmail Yaşa
Yayınlayan : Bedia Semti İslâmî Dâvet Bürosu
Source : http://www.islamhouse.com/p/819
- Şia ve Mescid-i AksâBazıları Mescid-i Aksâ'nın Müslümanlar nezdindeki ve İslam dinindeki yeri hakkında kitap yazmamıza şaşırabilir. Çünkü bu konu tartışmasız kabul gören konulardan biridir ve Mescid-i Aksâ'nın çok fazla açıklamaya gerek olmayan yüce bir konumu vardır. Mescid-i Aksâ'nın konumu Allah Teâlâ'nın Kur'an-ı Kerim'deki apaçık ifadesiyle ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in sahih hadisiyle sabittir. İslam Ümmeti de Mescid-i Aksâ'nın fazileti üzerinde icma etmiştir/görüş birliğindedir. Fakat eminiz ki, bu kitabı okuyanlar gerçekleri gördükten sonra bize hak vereceklerdir. Mescid-i Aksâ ve Filistin'e destek iddiasında bulunan, mazlum Filistin halkını ve kutsal değerlerini savunduğunu öne süren bazı insanların oynadığı oyunun boyutunu farkedince bu kitabın neden yazıldığını anlayacaklardır. Mescid-i Aksâ'nın konumunu ve faziletini savunmak, Şiilerin muteber kabul ettikleri kitaplarda ve kaynak eserlerinde Mescid-i Aksâ hakkında yazılanlara karşı uyarmak gerekiyordu. Şiilerin mevcut haliyle Mescid-i Aksâ'nın hiçbir faziletinin olmadığını, bilkakis Mescid-i Aksâ'nın gökyüzünde bir mescid olduğunu ve âvâm halkın Mescid-i Aksâ'yı Kudüs'teki mescid zannettiğini yazdığına dikkat çekmek gerekiyordu. Biz de bu iddiaları karşılıksız bırakmak istemedik. Bu iddiaların tehlikesini ve asılsız olduğunu ortaya koymaya çalıştık. Bu iddiaları kitaplarında dile getiren iftiracıların oynadığı oyunun ve çevirdiği entrikanın boyutunu herkesin anlaması için perdenin kaldırılıp gerçeklerin ortaya çıkmasına sözümüzle ve kalemimizle de olsa katkıda bulunmak istedik. Araştırmalarımız sırasında ayrıca, Mescid-i Aksâ'nın konumu ve fazileti hakkında şüphe uyandırmak isteyen Yahudilerin ve Oryantalistlerin asılsız iddialarına Şia kaynaklarından deliller getirdiğini, bu iddiları ümmetimizin sabit değerlerine ve inancına darbe vurmak ve Mescid-i Aksâ'nın kalplerimizdeki yerini sarsmak için kullandıklarını gördük. Burada bir noktaya dikkat çekmek isteriz: Biz bu kitapla ümmetin vahdetini, Müslümanların birliğini ve kutsal değerlerimiz üzerinde görüş birliği sağlamayı hedefliyoruz. Allah'ın o kutsal yerleri fethetmeyi nasip ettiği kişileri sevmeyi ve Şia kitaplarında Müslümanların Kudüs'e verdiği değere saldırıda kullanacakları birçok şeye delil bulan Yahudi ve Oryantalist profesörlere fırsat vermemeyi hedefliyoruz. Çünkü Mescid-i Aksâ'nın konumu hakkında şüphe uyandıran rivayetlerin mutlaka düzeltilmesi ve Kudüs'ün faziletlerinin delillerle ispat edilmesi gerekiyordu.
Source : http://www.islamhouse.com/p/268695
- Tefsir Usulü-
Yazan : Muhammed b. Salih el-Useymin
Çeviren : Muhammed Şahin
Yayınlayan : Rabva İslâmî Dâvet Bürosu - Riyad/S. Arabistan
Source : http://www.islamhouse.com/p/851
- Vasitıye Akidesi Şerhi-
Yazan : Muhammed Halil el-Herrras
Çeviren : M.Beşir Eryarsoy
Source : http://www.islamhouse.com/p/956